Bumerang - Yazarkafe

11 Temmuz 2017 Salı

İşsiz ve Moskova'da

Bugün işsizliğimin iki, Moskova'ya gelişimin bir ayı doldu...

İşsizliğe bakacak olursak 10 sene bankacılık sonrası, sudan çıkmış balık gibiyim sanırım...Aslında hala tatilde miyim, nerdeyim, ne yapıyorum, ne yapacağım gibi sorular soruyor ve düşünüp duruyorum ama bakalım... Pek inanmasada kimse gerçekten bir planım yok, özellikle bir kaç ay plan yapmak falan da istemiyorum. Tabi ki dil öğrenmek istiyorum, Alya Eda dil öğrensin istiyorum. Sosyal aktiviteler, okullar, kurslar bakıyorum ama beklemedeyim. Hayatımın hiç bir döneminde olmadığı kadar belirsiz bir bekleyiş ya da düşünme dönemi diyelim... Keyfim yerinde mi? Evet. Bir dönem bu şekilde yaşayabilir miyim evet. O zaman tadını çıkarmaya çalışıyorum. Rahat ve değişiklik bana biraz batıyor ama:))

Bir aylık Moskova hayatına gelirsek...Yolculuk sorunsuzdu şükür. Eşyalar ile ilgili tek sıkıntım tek bir tşörte dökülen tüm parfüm şişesi...Hevesle aldığım yeni tşörte mi, orjinal parfümüme yanayım...Allahtan yaz gelmedi de tşörte ihtiyaç duymuyorum:))) 
Üzüldüğüm husus çok fazla bakliyat türü yiyecek getirmiş olmam, burada olduğuna bir türlü ikna olmadım, benim hatam... Yerine daha çok eşya getirebilirmişim...Getirdiğim elbise ve şortları hiç kullanamadık, üzgünüm...1+1 evde gerçekten az eşya, az kıyafetle alıştığımdan farklı bir hayat yaşıyorum. 2 spor ayakkabım, bir babetim var düşünsenize, dramatik değil mi:))) Zaten babeti de 2 kere giyebildim. 4 pantolon getirmişim, 2 si en yazlığından, toplasan 5 kere giyemedim, ama demek ki 2 ayakkabı ile yaşanabiliyor... Yağmur ve havanın da planlarımı çok karıştırdığı gerçek. 2 tencere, 2 tava ile mutfakta yemek de zor oluyor, kullan, bulaşık makinasına at, 2 saat bekle, yeniden kullan döngüsündeyim. Enerji tasarrufunda makinaların tam dolmasından yana yaşamışımdır hep ama sürekli elimde yıkayamayacağımdan burada bu prensibimi esnettim. Tabi Rusya' da elektrik, su fiyatları Türkiye'den çok farklı, çok ucuz. Ama fiyattan öte dünya enerji tüketimi sebebi ile bu husustan rahatsızım...Bir de indüksiyon ocak koymuşlar, lanet olsun en berbat son moda teknoloji kesin bu ocaklar...Sadece özel tencere, tava alman gerekiyor...Yani aslında bir sürü tava, tencere ve caanım kahve cezvesi Alya Eda'ya oyuncak oldu.Moskova'da kirada olmasan yaşam nispeten kolay ve daha uygun olur. Kıyafet pahalı deniyordu ama klasik Türkiyede alışveriş yaptığınız yerler Zara, H&M, Massimo Dutti ise aynı sayılır. 

Kril alfabesi beni deli ediyor, yaşamımı tabi ki zorlaştırıyor. Mağazalarda, restoranlarda ingilizce bulmak zor ama eskiden çok daha kötüymüş, şimdi %50 ingilizce ile yaşayabiliyorsun. Google translate ile paketlerin üstünü, menüleri çeviriyor, okuyabiliyorum. Market alışverişi zor olmuyor. Yaz ingilizce 'egg' diye hem yazıyor, hem okuyor Rusçasını. Bir şey bulamazsam, yazılışını gösterip anlaşıyorum markettekilerle, zaten en kötü fotoğraf gösterebilirsin:) Çeviride üst seviyem yanlış aldığımız biz tavaya ait, 'i want to change this pot'( bu tavayı değiştirmek istiyorum) cümlesini çevirip, müşteri hizmetlerindeki kadına gösterdim ve anlaştık, ben daha ne yapayım:) Yandex Taksi ile de muhatap olmadan gideceğin adresi işaretleyip, kartla ödeme yapıp ulaşımı halledebiliyorsun. Bazen iletişim gerekiyor ama tarzanca ile idare etmeye çalışıyorum. Azeri, dolayısıyla Türkçe bilen taksici de çok. Taksi kullanırken sevmediğim şey bir nokta işaretledin, oraya gideceksin işte. Tabi yolda güzel bir yer görüp inmek isteyince içimde kalıyor çünkü konuşamıyorum:))) Çocuk koltuğu takside zorunlu, olaki taksi isterken belirtmedin, taksici gelip seni almadan gidebilir, alırsa da söyleniyor, surat asıyor, diğer yandan çocuk koltuğu olmazsa ciddi cezalar var. Zaten taksiciler hep söyleniyor, hep kuralları var, geçen gün takside kek yemeye kalktık adam bakışıyla dövdü bizi. Bazen bunlar nasıl çocuk sever dediğim oluyor. 
Ulaşımda metro henüz kullanamadım, kesin kullanır hallederim diyordum bu konuda baya geri kaldım. Bir de otobüse binmek istiyorum, otobüse binmezsem burda yaşıyor hissetmeyeceğim.

Havalar sebebiyle biraz park, biraz AVM gezdim...En basit anlatımla çoğu ünlü, merkez caddeler Beyoğlu, Nişantaşı...Binalar muhteşem...Müzelere bir de çocukla bulaşamadım pek, Kremlin haricinde...Onda da yalnız değildim de ondan:) Zaman gerekiyor. Bir de yazın denize/nehire giriyorduk biz diyorlar... Düşünüyorum sadece üzerine...

Gelmeden önce iletişime geçtiğim Türk kişiler olmuştu, onlarla bir kaç kere buluştum. Akran ya da çocuklu olmaları da avantaj. Bir kaç tane de görüştüğüm ama henüz buluşamadıklarım var. Türk bol burada ve Türk-Rus özünde dost/akraba vb. bence. Sitede parkta Alya Eda ile konuşurken karşılaştığım Türkler ve eşi Türk olan Ruslar var. İlla Türk olsun, Türkçe konuşacağım dersen de çevre kesin buluyorsun yani:) 

Kafe/restaurantta Rusça bilmiyorum Türkçe konuşayım derken karşına Türkçe bilen bir Türki cumhuriyet vatandaşı kesin çıkıyor.

Gezip tozuyorum görünümündeki tozpembelikler harici, 2 den 3 e geçecek ergenimle çılgınca zorlanıyorum. Söylenip durduğum bakıcılara, vay be ne zormuş işleri diyesim geliyor:) İster istemez en çok çocuk parklarında vakit geçiriyoruz. Bugün 19.30 dan 21.30 a kadar ağladı, 23.30a kadar da uyumadı, yemek yiyemedim...Kocan nerde derseniz: Yaşasın mesaili mükemmel Türk inşaat şirketlerimiz...Değişen sadece ülke oluyor, mantık değil tabi ki.

Kısa kısa notlarım, yaşantım böyle... Gezmeye, keşife devam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder