Bumerang - Yazarkafe

9 Temmuz 2023 Pazar

Aynı yol aynı heves…

Hayır henüz doğumgünüm değil:) Ama 40 yaşı da bir gün kutlayamayacağım, 40 yılda bir geliyor sonuçta:)) Bir de ben severim doğumgünlerini, kutlamayı… Kutlayıp, özelleştirmeyi de seviyorum. Her gün özelse de bazı günler daha özel olmalı… Herkesi seviyoruz, bazılarını daha çok seviyoruz gibi… Her gün yaşıyor şükrediyoruz ama bazen şevkle uyanıyoruz:) ( çünkü tatilmiş, gezecekmişim 🙈😅)


‘Öncesi-Sonrası’ hep sevdiğim konsept… Çok şey geçmiş, çok şey geçmemiş gibi… Burda görünen çok da şey değişmemiş 😛İnanırsam… ☺️ 🙏🙏 Biraz rakamsal değişiklikler var tabi….3lerden 4lere doğru 🥲 Biraz da duygusal… 


Ya da bana hep duygusal… Duygusaldı…


Neyse konu bu değildi… Aynı yer, aynı bina, bazen aynı tabak, yerdeki aynı taş, tavanda aynı ışık ama zamanla sen aynı sen değilsin. Aynılığın sendeki hissi bambaşka…


Sanırım hayat da bu ve bu asla kötü değil, bambaşka hislerle. Başka senle başka kişilerle ya da işte aynı ama başkalaşmış kişilerle aynı yol ya da yeni yolda…


Aynı yolları aynı hevesle yürümek zor olsa da herhangi bir yolda heves varsa güzel yaşamak 🙏🙏






26 Haziran 2023 Pazartesi

40 a doğru 2-Hanımhanımcık…


Bu fotoğrafı yeni gördüm.

Dedemin ölüm yıldönümünde, 8 haziranda fotoğraf albümüne dalan halam gönderdi.  Gönderdiğinde şaşırdım çünkü ben gülen neşeli bir çocuk değildim ki… Mutsuz olduğumdan değil, bu biraz lanetli mizaç gibi…


Anneme gönderdim ve şunu yazdım: ‘’Hanimhanimcik olmadigim tek an heralde 😂😂😂’’ ‘’Beni güldürdün, sen böyle güler miydin, çok hoş çıkmışsınız’’ demiş… Eminim biz o anlarda poz verirken o koşturuyordu :( 


Çok ilginç, bir gün 40 yaşına geliyorsun, kocamansın. Hayatın baya geçmiş ve güldüğün fotoğraf seni şaşırtıyor. Bu galiba ilginç değil, üzücü… 


Bugün konumu hanımhanımcık laneti üzerine kurdum… Ben sessiz, akıllı, gereğinden fazla olgun bir çocuktum… Hatta sanırım 5/10 yıl öncesine kadar bile böyleydi… Bilinçli bir tercih değildi, zorla da seçtirilmemişti. O bendim. Kayseri de bu inanılmaz bir lütuftu, ben hanımhanımcık, herkes hayran… Evet yaşça büyük arkadaşlarım vardı, herkesle anlaşırdım. Asla oyuncak bebek sevmedim mesela, aşırı saçma ve yapay gelirdi bana…


Bir şekilde üniversite bile geçti… Ben yine hanımhanımcık sessizce çalıştım yıllarca, sessizce!!!! Sonra 35 e doğru aydınlanma geldi. Tüm hayatıma geldi aydınlanma. Aydınlanma diyince ışıltılı bir hayat anlaşılmasın, hafif ısıtıp yakan mum aydınlanması diyelim.. Çok geç, ama aydınlandım ya, diyip şükrediyorum. Sonsuza kadar sessizliği, kısmen ezikliği, kısmen saygıyla karıştırıp otorite figürlerine  suskunluğu yaşayabilirdim, birilerinin işine geldiği için hep hanımhanımcık sayılabilirdim…


Belki yanlış oldu, belki ben de kelimelerin anlamı-içerikler karıştı… KELİMENİN ANLAMI DEĞİL DE KELİMENİN BANA HİSSETTİRDİĞİNDEN yola çıkarak artık netim. Bu bir iltifatsa duymak istemediğim tek iltifat olabilir Hanımhanımcık… Ben artık hanımhanımcık değilim, olmak istemiyorum.


Hanımhanımcığın aksi nedir?! bilmiyorum… Herkesin hanımhanımcık anlayışı değişiyor olabilir mi? Olgunluksa bu, bazen, yerli yerinde ve 40 a doğru çok uygulanabilir. Geçen çocukluğa ise çok yazık olmuş…Sessizlikse,  yokum ya da daha az öyle olmak istiyorum. Genel bir hanımhanımcık halinde olmak ise istemiyorum… Böyle anılmak da istemiyorum. Aslında ne denildiğinin de önemi yokmuş. Mutsuz hanımhanımcığı yitireli, iyiyim… Ne hissettiğimle ilişkili olduktan sonra iyiyim… Adımın önemi pek de kalmadı… Sıfatlarda kendi bildiklerimle yaş almaya devam edeceğim…


20 Haziran 2023 Salı

40 a doğru 1- Beyaz teller boyanmaya…

26 ocakta başlamışken yazıma, ara vermiştim çünkü bir milat a takıldı, 6 şubat… Bir sürü insanın yanında, ben tabiki hiç bir şey yaşamadım, üzüldüm demem bile ayıp ama kalbimde hala başka bir acı var, yaşamak değilse de hissetmek var… Aklımdan asla ama asla gitmeyen sahneler var… Minik bir düğümlenme hep var. Ve bu düğümlenmeyi hissedecek kadar duygusal ve duyarlı olduğum için de aşırı şükrediyorum. 

Hal böyleyken 40 olmak önceliğim olamadı, zaten üzüntüm ve korkum 40 kattı…


Sonra şimdilerde kısmen normalleşmeye geçtim!!! Normal neyse?! Düğümlenmenin yanına anım kıymetli, yarını bilmiyorum, yapabildiğimce tad almalıyıma devam etmeyi ekledim… Yaşıyorum:)


Ve 6 şubat öncesi şöyle başlamıştım yazmaya:


40 olmak üzereyken…

Nasıl kabulleneceğimi bilemiyorum ama başka yol olmadığını da biliyorum…

Önemli bir yaş olsa gerek üzerine şiirler, kitaplar yazılıyor, filmler yapılıyor…

İtiraf etmesi, yazılı kanıt bırakması zor ama çok korkuyorum.

40-50 korkusu da değil bu, kendimi bildim bileli yaşlanmaktan korktum… ilk 31 de bir beyaz tel görmüştüm ne ağladım ne ağladım…  :) O sahneyi, aynayı, saçımı inceleyişimi, masaya oturuşumu, hissettiklerimi an ve an hatırlıyorum…Çünkü yengeçlik, çünkü delilik…Babam o beyazlar öğrendiklerin der, azalan hataların der ama ben pek hoşlanmıyorum yine de…

Bazen seviyorum bazen de biraz erken değil mi diyorum… ‘’Zaman! Dur biraz, acelemiz mi var…’’


Seviyorum yaşamayı, her an, daha tutkuyla. Pes etmeden, yılmadan.

Belli motivasyonlarım var, düşerken tutan… Öğrendiklerim, keşiflerim var… Keşif derken, kendimi keşfim… Ki en kıymetlisi….


Çook geç kaldıklarım var

Hatalarım var

Asla değiştiremeyeceğim ama değiştirmek istediklerim var

Minik üzüntülerim, bazı hayal kırıklıklarım var


Kendimi bir türlü takdir edemeyişlerim var

Oysa başarmışlığım var


Öğrenme yolculuğumda karşıma çıkan her an ve kişiye ve olaya şükürle…. Daha gidecek çook yolum var, beyaz telleri boyayıp devam edeceğim:) Başka yol yok!


Yeni bir hayat, yaşasın hayat…

9 Temmuz 2022 Cumartesi

Tecrübe ne inanılmaz, Farkındalık ne nimet….

 

Bir şiir var ya bir şansım daha olsaydı der gibi, yeniden başlayabilseydim….

 

O kadar haklı ki… Bir şansım daha olmalı… Bu kadar şey öğrenmişim…Gece gündüz çalışmışım, günlerce direnmişim, gecelerce ağlamışım, neler öğrenmişim, neler başarmışım, ne yenilgiler görmüşüm, ne kutlamalar yapmışım, ne hayalleri gerçekleştirip, nasıl da bir kaşık suda boğulmuşum… Ne çok sevmişim, sevilmişim, sevildiğimi sanmışım, aldanmışım, aldatmışım, güvenmişim, yanılmışım, istemişim, istememişim, istenmemişim… YAŞAMIŞIM..Kesin dünyanın en mutlu insanıyım sanmışım, ve sonra dünya başıma da yıkılmış… Bunları tam da kullanacakken geç kalmış olamam… ‘’Artık çok geç’’ i kabullenemem…

 

Ortaokulda binlerce kez okuduğum, yazdığım bu şiiri, o gün anlamlı sanmıştım, bugün bambaşka anlamlarla okuyorum…20 lerde vay be derken, aslında anlamamışım. Şimdi 40 a yaklaşırken, ‘aşırı gerçek bu yaaa’ şaşkınlığımla… 50 ye geldiğimde ise bir gün ‘Ahh ne sanmıştın’ der miyim…

 

Küçümsemek olmasın ama bugün 20 li yaşlarında bir genç gelip de hayat başına yıkılmış sandığında, ‘Dur çocuğum ‘ demek istiyorum… Bir de vurup ağzına geri göndermek :))) Tecrübe ne inanılmaz, farkındalık ne nimet…

 

Ve yine garip: yapacak çok şey var, yapmak için ise belki vakit bile yok… Yapacak hala çok şey olması çok güzel, hala hedef, hayal, öğrenilen yaşanması gerekenler… Umut var! Bir de gerçek şükürler…

 

Sağlıklı uzun bir ömre ihtiyacım var…(Zaten hala çok ama çok korkuyorum yaşlanmaktan…) Yapacağım çok şey var. Çok hayalim var, gerçeğe yakın…

 

Farkındalığıma şükrederken, yaşadığım sadece An değil tam da mutlulukken; anlık huzurlu mutluluğuma şükrederken, ölmeden kusurlu planlarımla yola çıkmalıyım… bir şansım daha olmayabilir…

 

ANLAR

Eğer,yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eğer,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su,şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer,hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM....

14 Mart 2022 Pazartesi

İyi ama iyi değil çatışmasıyla Çocuk, Ebeveyn,Yetişkin...

 

Tepetaklak bir hal..… Daha önce yazmıştım içimizdeki çocuk, yetişkin ve ebeveyne dair... (link: içimizdeki egolar mı dersin... )  Ne kadar zor, o neşeli,hayat dolu, heyecanlı çocuğu kırmamak, hırpalamamak. Çok zor sırtını sıvazlamak, ya da sadece sessizce sarılmak.

Sevgi almayan bir çocuk olmadığımı düşünürüm. Bu konuyu çok düşündüm, az konuştum. Sevgi benim için neden bu kadar önemli diye,  neden bu kadar çok arıyorum, sorguluyorum, düşünüyorum diye, bazen soruyordum kendime ve kızıyordum da, sanıyordum ki görmemiş gibi bilmiyormuş gibi arıyorum… Öyle değilmiş, insan gördüğünü bildiğini ararmış. O kadar yakınmışım ki sevgiye, sevgi arayışım eksiklikten değil sevgiyi tanımamdanmış… Bana çok ilginç ama çok da hoş gelmişti... Gücüne güç katan bir bilgi…

Kendi tecrübemden yola çıkarak asla da bilimsel olmayarak bir notum daha var. Bugün yine öğrendim ki kafan bir konuda karmakarışıksa, doğru gibi ama yanlış da… İyi hissettiriyor ama iyi hissettirmiyorsa da…İçindeki ebeveyn, çocuk ve yetişkinin çatışması var. Baskıcı ebeveyn olmayıp çocuğa sarılıp, sonra becerebilirsen yetişkin ol ama bil ki bu çok zor.

Ben zoru başarmayı hedefledim, o çocuk sevilecek, heyecan kaybedilmeyecek, ebeveyn ve çocuk sarılıp yetişkinin kararlarıyla mutlu, huzurlu, başarılı ilerlenecek…

Ve bu sadece BENCE bir özet…Sadece BENCE... Umarım doğru anlamışımdır:))

 Zaman gösterecek diyebiliyorum, zaman var mı onu da bilmiyorum. Hızlıca öğrenip yaşamak lazım

 Tanı:

‘’vakaya bakıldığında duyguların hâkim olduğu küçük bir çocuk, kendini haklı/üstün gören yargılayıcı doğrucu ebeveyn ve bir de yetişkin mantıklı sorumlu bir iş insanı, yaşamdaki biri… ‘

6 Aralık 2021 Pazartesi

2022…Düşünsek uyuyamayız, ya düşünmesek yaşayabilir miyiz

İyi mi kötü mü çözemediğim de, sığındığım kelimem: değişik… 2022 bu benim için. Son yıllarda ısrarla iyimserdim, ısrarla beklentilerim vardı, daha güzel hayallerim. Olumsuz ne varsa, çok da üzerinde durmadan geçmek istiyordum… 2021 ne değişik bir yıl oldu, çoook güzel günlerim oldu, lafda değil özde o kadar çok anım var ki, binlerce şükür.. 

Yine değiştim, yine öğrendim, güzellikler var ama acılar da çektim… Beceremediğim, yapamadığım ahhlarım… 

Biraz yaş aldım, bir kaç beyaz tel ekledim saçıma, bir kaç tecrübe hayatıma, kalbime yeni acılar, hayatıma yeni kişiler, işlerime işler ekledim, yer açılmalıymış biraz da temizledim…

Çok çalıştım, çok yoruldum, ama çok öğrendim, biraz eğlendim.

Geçenlerde bir yazı vardı, çok popüler, ilk defa insanlar bit artık 2021 diyemiyor, 2022 ye güven yok… Tam hissim bu benim de.


Aslında bir Sezen Aksu şarkısı kadar karışık içimiz, bir melankoli ki tarifsiz : ‘’İhaneti sende gördüm

Sende şiddeti gördüm aşkı gördüm

Yanarak içinden geçtim aşkın

Kor olmadan küle döndüm. Dokun bana bana dokun ne olur

Hasretinden öldüm

Kopar zincirleri yeniden gel

Durmadan gel hep gel’’ 


Bir çocuğa gelecek vermek-verememek-korumak nasıl zor bir sorumluluk, şimdi bu dünyada nasıl bir açıklama yapacağız çocuklarımıza bilmiyorum. Nasıl koruyacağım onu, şartlarını… Düşünsek uyuyamayız, ya düşünmesek yaşayabilir miyiz… 


Yine de bazen bir gerçek var. Başarmanın tek yolu var, dayanmanın tek yolu var, inadına devam… Başka yol bilmeyip devam etmek de benim gücüm.


‘’Yok Öyle Umutları Yitirip Karanlıkta Savrulmak. Unutma Aynı Gökyüzü Altında Bir Direniştir Yaşamak’’


Sağlıkla yaşayalım, saygıyla yaşayalım, çok sevgili yaşayalım… Huzur sıcağında bir yıl olsun. Yine çok şey istemiyorum :)) Yatlar, katlar 2022 ekonomisinde zor, onu sonrası için listemizde tutalım:)

29 Eylül 2021 Çarşamba

Katıldığın yarışın tadını çıkar…

Bugün sevgiden konuşalım mı miniğim… Minik demişken aslında 7 yaşını kutluyorum, pardon…Hayattaki en güzel şey Sevgi…Ama gerçek sevgi… Biraz saygıyla yarışır…. Ve bu hep tartışılır… Ama bu başka büyüme konusu olsun:) Sevgi, sandığın değil, kalbini akıttığın, içini titreten,  acıtmayan, şefkatli, gerçekliğini hissettiğin, ‘beraber’ olan… EMEK! Umarım aksini yaşatacak deneyimlerin az olur, çabuk öğrenirsin. İtiraf etmeliyim ki, bazen aşırı zorlanıyorum ve sonra bir bakışında geçiyor tüm zorluklar… Neden biliyor musun: Mücadele sayılmaz zorluklar,  sevgiyle emek veriyorken…

Senin için bir sürü dileğim var, 30 sonrası anlıyorsun ya da belki ben geç anladım,  sen erken anla umarım. Bazı sözler var, nasıl klasik, nasıl anlamlı, nasıl gerçek… 

Mutlu ol

HUZURLU Ol

Kıymet bilenler olsun yanında ama sen de kıymet bil

Kötü gün dostların olsun, iyi günü de paylaştığın…

Anda iyi hisset, anı hisset

Bir yarış değil hayat, eğer yarışsa da katılmanın tadını çıkar

Sen hisset, sen yaşa

Yanlışın olacak, yanlış yap o da olur. Yap da ne olur vazgeçme isteğinden/hayalinden. senin yanlışın olsun…

Başkası yok, ne düşünüyor umurumuzda değil…

Senin başka hayatın yok.

Çok şey var öğretmek istediğim, sen öğreneceksin oysa… Ve ben de öğreniyorum hala…

Büyüyeceğiz, öğreneceğiz. gözlerinden aldığım enerji bitmesin gerisi de umurumda değil, yapamayacağım bir şey yok senin için, iyi ki yanımdasın bu hayat yolunda… İstediğini veremem ama bil ki elimden gelenin fazlasını verir, paylaşırım senle. Seni hissettiğim güne ve senle yaşadığım, yaşayacağım her güne şükürler olsun…

İyi ki doğmuşsun, iyi ki doğurmuşum, iyi ki bana emanet edilmişsin ve umarım sen de böyle hissediyorsun ve hissedersin. Keşkesiz iyikim