Bumerang - Yazarkafe

31 Ağustos 2017 Perşembe

Tarih kokan Metropol Oteli

Bolşoy tiyatrosu çapraz karşısında, tiyatro meydanında yer alan Metropol Otel 1905 yılında açılmış. Kızıl Meydan'a, Arbat'a yürüme mesafesinde, Turistler için oldukça çekici bir lokasyonda. Dış görünümündeki işlemeler, resimler ile Moskova'daki yine göz alıcı binalardan biri... Sıcak suyu, odalardaki telefonu, uluslararası yemek çeşitleri, lobi de Amerikan barı olan Moskova'daki ilk otel. Otel yüzyıllar boyunca Rus kitaplarında, sinema filmlerinde yer almış. Antika mobilyalar ve eski dizaynını korumakla birlikte son modern teknolojiye de uyum sağlayarak her türlü teknik imkan sağlanmış, odalarda wi-fi de mevcut. Otelde spor salonu mevcut, ayrıca otel iş, kültür, eğlence aktivite/ toplantılarına da ev sahipliği yapabiliyor. Oteli görmek, keşfetmek için illa kalmaya gerek yok, sadece akşam yemeği de yenebilir. Ya da benim gibi yürürken oteli izleyin, hayran kalın :)

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Arbat kargaşası. Eski Arbat

Arbat...Moskova denilince bir Kızıl Meydan bir de Arbat duymuştum hep... Hep güzel şeyler okudum, duydum Arbat ile ilgili...Oysa ben hiç hem de hiç anlamadım Arbat nasıl Kızıl Meydan ile birlikte anılabilir... Bir de o kadar güzel farklı caddeler, meydanlar var ki Arbat resmen sönük kalıyor... Yeni Arbat' ı yazmıştım, şimdi sıra klasik Arbat olan Eski Arbat' ta. Tabi bu benim gözlem ve yorumum, oysa oldukça da derin bir tarih var caddede, onu da tarihe saygılı olarak en sonda yazdım:)

Benim için en özel yanı: 10 Haziran 2017 gecesi ilk kez Moskova'ya gelip, 11 Haziran'da metro ile ilk geldiğim yer, ilk kahvaltı yaptığım yer oluşu. 

Eski Arbat bir cadde. Türklere ve İstanbul' u bilenlere için bu caddeyi anlatmak kolay: Beyoğlu İstiklal caddesi ile çok benzer. Tek cadde, sağlı sollu eski 2/3 katlı renkli binalar. Cadde boyu cafe ve restaurantlar, sokak şarkıcıları... Her geldiğimde İstiklal kokuyor. Hani şu özlediğimiz eski Beyoğlu İstiklal :( Şu sokaktaki şarkıcılar, en sevdiğim...

Hediyelik eşya dükkanları çok ve ünlü. Matruşkalar, magnetler, kürk şapkalar, porselen süsler... Yol boyu yapay pembe ağaçlar yapmışlar, gece ışıklandırma yapıyorlar. Heykeller, yol boyu dönem dönem açılan sergiler, yol boyu resim yapan ressam, sokak sanatçıları, Puşkin' in müzeye çevrilmiş evi ve karısıyla heykeli caddenin özellikleri... 

Her türlü cafe ve restaurant olan caddede, fast foodculardan, özel et restaurantlarına, farklı ülkelerin mutfaklarına, kahve, pasta satan küçük mağazalara rastlamak mümkün, alternatif bol. Caddede ünlü Türk restaurantları da var. Türk turist rehberler de pek çok turizmci ve turist gibi turistleri buraya mutlaka getiriyorlar. Bu mekanların birinde Ferdi Tayfur dinlemişliğim var, o kadar Türk yani...

Caddeden Yeni Arbata, Kremline yürüyerek gitmek mümkün. Ve bence kesinlikle bu denenmeli...

Caddenin tarihine gelecek olursak: Şarkılara, şiirlere konu olmuşluğu var: "Oh Arbat, oh my Arbat! You are my religion," Şarkıdaki bu satır, Sovyet dönemi halk şarkıcısı ve şairi Bulat Okudzhava tarafından yazılmış. Onun için Arbat sokağı evrenin merkezi, Rusya'nın kalbi. 
Arbat Moskova'nın hala yaşayan en eski caddelerinden biri. Arbat kelimesinin "banliyö" anlamına gelen "arbad" kelimesinden geldiği söylenmekte çünkü 15. yüzyılda şehir merkezi Kremlin surlarının içindedir ve çevresi banliyö olarak kabul edilmiştir. Tabi cadde ve bölge yüzyıllar boyu değişmiş. Başlangıçta zanaatkârlar ve tüccarların mekanı olan cadde, 18. yüzyılın sonlarında aristokrasinin gözde mekanı olmuş. En meşhur soylu aileler buraya yerleşmiş. Bu asil konaklardan birinde Alexander Pushkin ve eşi Natalie yaşamış, bu konak şu an müze halinde ve ayrıca caddede Pushkin ve Natalie'nin heykeli var. 19. yüzyılın sonlarında ise Arbat' ta çok sayıda şair, düşünür, müzisyen ve aktör yaşamış. 20. yüzyılda ise tramvay, metro, Yeni Arbat'ın inşaatı ile Arbat değişikliğe ve modernizme açılmış...
İşte basitce, kısaca da Arbat'ın tarihi... 
Moskova' ya kısa süreli bir gezi planınız var ise öncelikli gezilecek yerler listesinde yer almasına gerek olmadığını düşündüğüm cadde benim için Arbat... Oysa bir başkası için ' Oh Arbat, oh my Arbat! You are my religion...'






18 Ağustos 2017 Cuma

Yeni Arbat

Arbat caddesi denilince ilk anlaşılan Eski Arbat oluyor ve hep de İstanbul Beyoğlu İstiklal caddesine benzetiliyor. Oldukça da doğru, ben ise Eski Arbat'ı başka bir yazıya bırakıp Yeni Arbat'ı yazacağım öncelikle.
Burası da İstanbul gibi. Yeni yapılar, yeni mimari örnekleri var, 1960'larda inşaa edilmiş. Yeni Arbat bir cadde ve çok uzun da değil, mağazalara bakmadan, oyalanmadan yürürseniz yarım saat sürmeden cadde biter:) Eskiden gece klüpleri, kumar mekanları çok imiş ama 1990'larda kanunlarla kumar yasaklanınca caddenin siması da değişmiş. Caddede alışveriş mağazaları, dükkanlar, marketler, restaurant ve cafeler var. Yemek için alternatif bol, fast food zincirlerinden, özel restaurant alternatiflerine zevk ve bütçeye göre alternatif mutlaka bulunuyor. Cadde, hem gece hem gündüz kalabalık ancak bence gece ışıklarla daha güzel. Festival ve eğlencelere, sokak konserlerine ev sahipliği yapıyor.
Caddede oldukça büyük bir kitapçı var. En sevdiğim mekan:) 'Moskova Kitap Evi' diye geçiyor, hediyelik, kitap, kırtasiye her şey var, kitap evi demek haksızlık olmuş. 2 katlı mağazada en az bir saat rahatlıkla gezilir, heleki bu tür mağazaları seviyorsanız 3-4 saatte çıkamıyorsunuz. 
Yine caddedeki önemli yerlerden biri Black Star Burger, ünlü bir Rus repçisinden ismini almış. Önünde her daim uzun bir kuyruk var, mekanın içinde oturabileceğiniz gibi, o kadar kalabalıkki genelde alıp dışarda oturuluyor. Herkese siyah eldiven veriyorlar, elleriniz kirlenmeden hamburgeri keyiflice yiyebilesiniz diye. Bir de meşhur dondurmaları var, ayrı upuzun bir kuyruk da dondurmada oluyor. Renkli ve siyah olmak üzere iki dondurma çeşitleri var, krema, sos, şeker ve bisküvilerle süslenmiş halde sunuyorlar.
Moskova ve turistik gezi denilince Arbat'ı görmeden olmaz...

10 Ağustos 2017 Perşembe

Moskova' da Çocuk Parkları

Moskova'da geçen ikinci ayımda çocuk parklarını yazmaya karar verdim:
Moskova' da park, yeşillik evet çok ve çok güzel ama çocuklar için asıl güzel olan bı değil. Evinizden çıktığınızda mutlaka bir çocuk parkına rastlamak güzel... Bazıları çok küçük, bir kaydırak, bir dönence var ama bazen düşünülmek bile yetmez mi:) Bazıları çok eski, savaşları bile görmüş olabilir... Eski parklarda malzeme ağırlıklı metal ve ahşap. Yenilerde de yine de bizdeki kadar plastik yok. Kaydırak, dönebileceğiniz oyuncaklar, salıncak, tahtaravalli dışında tırmanma ip ve demirleri, denge oyuncakları da sık sık yer alıyor parklarda. Kum havuzları da vazgeçilmez, en küçük parkta bile var... Salıncakların çeşitleri çok, küçüğünden büyüğüne... En az tahtaravalli kullanılıyor gibi bence. Bir de sallanma oyuncakları çoğunlukta, şu ata biner gibi binip sallanılanlar... Park şartlarına, büyüklüğüne göre bazen mini hayvanat bahçeleri de eklenmiş. Bazen bir çok çeşit, bazen tek bir tavşan kafesi...
Parka gelenler çocuk arabası, bisiklet, scooter her ne var ise kenara bırakıyor. En paranoyak benim olaki eşyalar çalınırsa vs diye... Çocuk parklarına köpekleri sokmak yasak. Bu da mükemmel ama tabi köpeklerin gezebileceği bir çok alan var sokaklarda bunu da es geçmemek lazım...
Benim şu an da yaşadığım yer, İstanbul' daki büyük apartmanlarla dolu siteler gibi. Sitede Ruslarla birlikte farklı uyruklu da çok insan var, Türk veya eşi Türk olan Rus da çok. Site parkında da gözlemim aynı, elindeki bisiklet, scooter, gerçek/oyuncak çocuk arabası parkın girişine bırakılıyor. Çocuk itiraz edip kavga etmezse oyuncaklarla diğer çocuklar da oynuyor, paylaşmak güzel oluyor. Kum havuzunda bir çok oyuncak hep orada bekliyor... Bisikleti unutsanız ertesi gün gidip alabilirsiniz.
İşin özeti, çocuğa istediğiniz kadar park sözü verebilirsiniz çünkü iki apartman ilerde bir minik park kesin var, ve sonra iki apartmanın arasında yine bir minik park var:)

8 Ağustos 2017 Salı

Tarih kokan Zafer Parkı

Zafer Parkı, Moskova'daki en ünlü, en turistik ve en büyük parklardan biri. Diğer parklara göre ise aslında oldukça yeni sayılabilir.
Diğer yandan parkın yanındaki Pobedy metro istasyonu en derin metro istasyonlarındanmış ancak ben taksi ile gittim, metro keşfi bir başka sefere...

Park 2. Dünya Savaşını Sovyetler Birliği' nin kazanması anısına, zaferden 50 yıl sonra yapılarak, 1995 te açılmış. Açılışa bir çok ülkenin başkanı/ cumhurbaşkanı da çağırılmış. Parktaki herşey savaş, zafer gibi konuları simgeliyor. Anıtlar, heykeller bitmiyor, diğer yandan ise o kadar geniş bir park ki gezmek için bir gün pek de yeterli olamaz. Bu park da bir yandan orman sayılabilir, yeşilliği, kuşları, sincapları ile tarihsel kısmını ele almazsak da mükemmel bir park. Çocuklar için park ve eğlence alanları, cafeler mevcut. 

Parkta savaşta ölen 3 dinden insan için yapılmış, kilise, cami, sinagog yer alıyor, ki bunları ayrıca detaylı yazdığım yazımın linki: http://siradananneozelcocuk.blogspot.ru/2017/07/zafer-parknda-inanc.html?m=1

Parkta 144 metre yüksekliğinde bir Zafer Anıtı yer alıyor, uzunluğu başdöndürücü... Heykelin ucunda bir koruyucu melek heykeli yer alıyor. Anıtın arkasında büyük bir savaş müzesi var, mutlaka gezilmesi gerektiğini Türk/Rus herkesten duydum ama ben bu geziye sığdıramadım. Gezilecek yerler listemde kalmaya devam edecek. 

Parkın içinde 1418 adet (savaştaki her gün için bir tane) pembe renkli fıskiye var. Pembe renk savaş boyunca ölen insanların kanlarını sembolize ediyor.

Ayrıca Rusya topraklarını savunanlar için bir anıt, tüm uluslararası askerler için bir anıt, gönüllü İspanyollar için bir şapel anıtı, Anti- Hitler kooalisyonu için bir anıt, Faşizme karşı birlik anıtı, Ulusların trajedisi heykeli, Kayıp askerler anıtı, 1. Dünya savaşı kahramanları anıtı yer alıyor. Her biri ayrı ayrı şaheser...

Savaş makinalarını, topları, tüfekleri, tankları, denizaltıları, uçakları görebileceğiniz ücretli ayrı bir de açıkhava müzesi var. Zaman kısıtı sebebi ile bu kısmı da gezemedim.

Ruslar için en önemli günlerden olan, 2.Dünya Savaşı'nın zafer günü olarak kutlanan 9 Mayıs bu parkta da ihtişamlı kutlanıyormuş...Görmek dileğiyle:))



7 Ağustos 2017 Pazartesi

Fili'de bir kilise...

1619 da ilk ahşap olarak yapılmış kilise.. Neredeyse 400 yıl... Saygı duymamak elde değil... Fili bölgesinde evime çok yakın olduğu için plansız gezerken görüp girip gezdiğim bir kilise şaheseri... Fili metrosuna 2 dakika yürüme mesafesinde. Ahşap kilisenin zamanla zarar görmesi sonucu 1689-1694 yılları arasında yeniden inşaa edilmiş. Sonraları da bir çok savaş, ihtilal, yangın görmüş ve en son İkinci Dünya Savaşından sonra 1955-1980 yılları arası içi/ dışı restore edilmiş. 
Kilise iki katlı ve iki ayrı kilise şeklinde. Alt katta fotoğraf çekimi serbest, üst katta ise fotoğraf çekmek için 100 ruble istediler, yaklaşık 6 tl, o kadar güzeldi ki verdim gitti:) Alt katta temizlik vardı, elektrik süpürgesi ile bir erkek yerleri süpürüyordu. Üst katta içerde bayanlar ince fırçalar ile resimleri düzeltiyorlardı. Kocaman yeşil bir alan üzerine inşaa edilmiş, bahçesinde heykeller ayrı bir güzel.
Sessiz sakin ama kocaman bir kilise...
Ayrıca Kilise Rus mimarisinin önemli bir anıtı olup, Unesco Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

6 Ağustos 2017 Pazar

Mini güzellik: Kızıl Park

Şehir merkezinde bir küçük park...Tesadüfen Moskova'ya ilk geldiğim günlerde burada Türkiye Festivali olunca park ile tanışmış oldum. Çocuk oyun alanlarının genişliği ve içindeki ufak göletin güzelliği ile çok huzur verici bir park. Ayrıca bizim parklarımızda da olan spor alanlarının alası var ve süper vakit geçiriyoruz Alya Eda'yla. Bu sebep ile de gitmeye devam ediyorum. Moscow City' ye oldukça yakın... Öğle arasında yürüyüş için bir çok çalışanın tercih ettiğini gördüm. 
Park 1932 de yapılmış, 'bahçedeki venedik' diyenler varmış parka. İçindeki gölet/ nehiri (bendiyecepimi bilemedim)  ile köprüleri ve sıcak yeşilliği ile çok güzel ve bu ünvanı hakettiği kesin. Park kültürel aktiviteler için de çok kullanılıyor, dans alanı, konser alanı, açık yaz sineması tabi ki mevcut... Parkta balık tutan birini bile gördüm.
Parkın bir çok giriş/ çıkışı var. Biri Moscow City'ye yakın, çocuk oyun alanının orada. Biri işmerkezlerine, World Trade Center'a çıkıyor. Biri de ana giriş, Lenin'in kitap okurken ki heykeli sizi karşılıyor. Buranın karşısında klasik eski Sovyet evleri var, cafeler ve evler arasında küçük çocuk parkları...Yazarken bir yer özlenir mi? Özlüyorum :)
Her park gibi bu parkın da web sitesi var, benim keşiflerimden fazlası için: http://p-kp.ru/


4 Ağustos 2017 Cuma

Park Demişler Ormana

Filyovsky line metrosunda yer alan Filyevsky Park, (Fili Park da deniliyor) yemyeşil bir doğa. 1812 de açılmış, 200 yılı devirmiş bir doğal güzellik...Uzun, sık ağaçlarıyla parktan çok bir ormanı andırıyor aslında. O kadar ağaç var ki gökyüzünü göremeyip, karanlık içinde kaldığınız çok oluyor. Bu haliyle bazen ürkütücü olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Şu an bizim evimize 15/20 dakika yürüme mesafesinde olması bizim için oldukça avantajlı. Sessiz bir park, oldukça büyük, her gezdiğimde yeni yerler keşfediyorum. Yeşilliği, cafeleri, bir çok çocuk parkı haricinde bir çok etkinlik alanı mevcut. Mesela bir satranç klübü alanı var, gördüğüm bir sürü yaşlı amca satranç oynuyordu. Bir akşam gittiğimizde bir dans okulu tango dersi ve gösterisi yapıyordu. Tiyatrosu, yaz sineması var, konserler oluyor. Çocuk arabası, bisiklet kiralama imkanları var, araba otoparkı park dışında ve ücretsiz. Parkın içinde bir de Panda Park diye, ayrıca ücret ödenen özel bir bölme var, çocuklar ağaçlara tırmanıyor, ağaçtan ağaca atlıyor, bu şekilde aksiyonlar var, hangi çocuğun hangi seviyede parka girip, katılabileceği yaşına/ boyuna göre değişiyor. Ayrı piknik alanı mevcut, en önemli ve değişik yanı sahili bence. Uzun merdivenden inerek ya da bir yokuştan inerek nehir kenarına inebiliyor, güneşlenebiliyorsun, hava hiç elvermediği için nehire giriliyor mu keşfedemedim... Orman gibi her parkta sevimli sincaplar var burada da. Bir çok sokak ve parkta olduğu gibi müzik yayını var. İngilizce tabelalar var. Daha ne olsun... Buz pateni, yüzme havuzu, kayak alanları da haritada görünüyor ama ulaşamadım...
O kadar büyük ki gidip çocuk parklarında geziyoruz, sonra biraz yürüyorum ama daha keşfetmediğim alanları hala var galiba... Daha gezmek lazım:) Park diyemeyeceğim aşırı huzurlu, serin bir orman...
Parkın resmi web sitesi: http://parkfili.com/
Yeşil huzurlu serin günlerimiz olsun.

2 Ağustos 2017 Çarşamba

Kızıl Meydan GUM Alışveriş Merkezi

Kızıl Meydan’ın güzel binalarından biri GUM Alışveriş Merkezi.... Gündüz ihtişamlı Neo-Rus mimarisiyle ayrı, gece ışıklandırmasıyla ayrı güzel bir yapı. 
Binanın tarihine bakacak olursak, ilk 1520 de tamamen taşlardan yapılmış, yanyana bina ve pasajlarla dünyanın ilk kapalı çarşılarındanmış. Ancak 1812'de Fransız işgalleri sırasında tamamen yıkılmış. Bugünkü yapı ise bir Rus mimarının 1890 -93 arasında yaptığı bina. Bolşevik ihtilalinden sonra devletleştirilip, Stalin’in karargahı olmuş ve adı “Gasudarstvinny Universalniy Magazin” ( evrensel devlet mağazaları) diye değiştirilmiş. Kelimelerin baş harfleriyle kısaca GUM kullanılmaya başlanmış. Daha sonraları, bina az kullanılarak, kaderine terk edilmişken, Sovyetlerin dağılma aşamasında bir Türk şirket restore etmiş. Çelik konstrüksiyon ve cam ile mükemmel bir mimari yapı...
Alışveriş merkezi 3 katlı, Moskova'nın en pahalı alışveriş merkezi. Hem lokasyon itibariyle, hem pahalı oluşu sebebiyle, hem de yapının güzelliğinden sanki AVM ye değil de bir bina gezmeye, mimari izlemeye gitmiş hissetmeniz muhtemel. Ortada minik bir havuz var, çevrede dondurmacılar, kafeler.. Her yer çiçekler ile süslenmiş. İndirim yazıları bile çiçekli:) En üst katta bir çok restaurant var, ben hiç birini deneyemedim ama pahalılar yanında uygun alternatiflerde varmış. Alt katta da oldukça büyük bir gastronomi mağazası var ki, her ülkeden bir çok ürünü görmek, almak mümkün... Yazdım ya daha önce de alışveriş için yormayın kendinizi de cebinizi de, sanki bir müzeye gelmiş gibi gezebileceğiniz, izleyip, fotoğraflamaya doyamayacağınız bir bina...