Bumerang - Yazarkafe

16 Kasım 2017 Perşembe

Okuldan acı kahveye...İlk okul deneyimi

Ye, iç, büyük konuşma...

Hep çocuk nasılsa ömür boyu okuyacak ne gerek var erkenden okula gitmesine diye düşünmüştüm... Binlerce bakıcı derdine rağmen, hep bakıcı bulup 2,5 yaşa kadar bakıcılarla büyütmüştüm. Şartlar değişmeseydi, işi bırakıp yurtdışına gelmem gerekmeseydi muhtemelen yine bakıcı bulmaya çalışıp, biraz daha okula göndermezdim Alya Eda'yı... Sonra işi bıraktım, başbaşa biraz takılırız demiştim. Aslında bir kaç ay gezdik de hem Moskova'da hem Türkiye'de. Moskova'ya dönünce okula vermeyecektim, kışı atlatalım istiyordum ama bir gün ani bir kararla artık okul zamanı dedim. Hem çevremdeki herkes okula veriyordu, hem Rusça konuşup anlamamak beni de deli ediyordu. Kendime vakit ayıramıyordum. Okul hem bana hem Alya'ya iyi gelecek diye düşünmeye başladım. Okul hemen sitenin içinde var, ingilizce bilen biri vardır diyip gittim bir gün şansımı deneyip. Azcık Rusçamla ingilizce bilen öğretmeni getirttim, müdürle konuştum. Sonra eşimle gittik, evrakları öğrendik. Alya Eda'ya bin kere gitmek isteyip istemediğini sordum, hep gitmek istediğini söyledi. 4 gün deneme dersi ile başladık, deneme süresi de uzatılabiliyor. Bugün 7. gündeyiz.

İlk günler gitmek konusunda daha hevesliydi. Bugün, 7. günde sınıfa çok zor girdi, gitmek ile tehdit etmek zorunda kaldım ki çok üzücü bence:( Ben hep hadi gel konuşalım diyerek soruyorum, dinliyorum, anlatıyorum ona. Bana gelmiş anne bir konuşalım diyor, konuştuk ama okula gitmek istemediğini söyledi bu defa... Fakat biraz daha denemeye devam edeceğim. Bir saat kadar yanıma gelmediği oluyor, ama sınıftan çıkınca beni orda görecek mutlaka. O kadar tüm gün bakıcılarla kalmış, zaten bensizliği yapabilir diyorum ama pek de öyle olmadı...

İlk 3 gün daha kolaydı, ilk iki gün sınıfa da girip, kapıda bekliyordum. Artık sınıfın dışındaki giriş holünde bekliyorum. 4. Gün içeri zor girdi, ben illa bir sınıfa gireceğim. Girdikten sonra ilk yarım saat kahvaltı el yıkama gibi şeylerle oyalanıp beni sormadı...

Alışması için, benimle de vakit geçirmesi için yarım gün gitsin istiyorum. Kendi burda kalıp, uyumak istiyorum demediği müddetçe ben tüm gün için zorlamayacağım.

Öğretmen ve okul psikoloğu okulda kalmamın sıkıntı olmadığını düşünüyor, kendini güvende hissetmesi için, alışana kadar. Ben ise hep böyle olacağından şüphelenmeye başladım, korkuyorum. 
Dün yani 6. gün yarım saat bıraktım, 15 dakika kadar ağladı, dışardan izledim, özünde o ağladı, ben ağladım. Sonra öğretmenin kucağında oturdu, arkadaşları onunla ilgilendi, ona oyuncaklar getirdiler ama Alya çok da hevesli değildi. Sonra bir kahve aldım, ne acı geldi acıyla... Okula dönünce sarılıp içli içli ağladı. Bana da tam çaresizlik. Güçlü olsun, alışsın istiyorum, Rusça öğrenmesi burada olsak da olmasak da onun için çok faydalı olacak... Ve biliyorum öğreniyorlar da... Bir yanım çok hüzünlü, duygusal, endişeli... Güçlü, sert, katı anne olamıyorum:(

Bugün de 45 dakika falan bıraktım, gidişat hiç de parlak değil. Ağlamalar, itirazlar, ben gittikten sonra kızmalar, daha da yapışmalar.

E başka bir ortam, onun için zor olmalı, anlamaya çalışıyorum. Dil bilmemek kabus, onu konuşmuyorum bile ama Alya Eda zaten Türkçe de olsa kimseyle konuşmayacaktı ki diye avutmaya çalışıyorum kendimi...

Ve onu bırakıp 5-10 dakika okulun yanında gittiğim kafenin kahveleri çok acısınız çoook...

11 Kasım 2017 Cumartesi

Taganskaya Metro Durağı

Sarı, mor ve kahverengi 3 hattın birleştiği metro istasyonlarından biri Taganskaya. İlk hat 1950 yılında açılmış, 53 metre derinliğinde yine bir inşaat ve mimari harikası. Metro istasyonunda geleneksel rus motifleri kullanılmış. Mavi ve krem rengi işlemeler ağırlıklı kullanılmış. 2. Dünya savaşına katılmış Kızıl ordu ve donanma üyelerinin portreleri var. Mavinin huzurunu hissetmemek mümkün değil...
İkinci hat Marksistskaya durağı diye geçiyor. 1966 yılında açılmış. Beyaz ve kahverengi mermer, siyah seramik hattın inşaasındaki ana malzemeler olmuş. 
Üçüncü hat durağı yine Marksistskaya olup, 1979 yılında açılan hattın bir parçası.