Bumerang - Yazarkafe

25 Şubat 2020 Salı

Daha basit, daha kolay, daha temiz, daha sade, daha mutlu...Mini mini minimalizm....

Bazen karşınıza çıkan reklamlar işe yarıyor. Size hitap eden bir film, bir kitap, bir dizi, bir hikaye, bir söz oluyor… Böyle şanslı bir günümdeydi. Belgeselin adı ilgimi çekti: ‘‘Minimalizm: önemli şeylere dair bir belgesel.’’ İzlemek üzere hemen not aldım, zaten uzun süredir takip ettiğim, düşündüğüm çok çok minik uygulamaya çalıştığım bir akım…

Belgesel başlangıç cümlesi: Zamanınız koşturmaca ile geçiyor. Hiç bir şey bizi tatmin etmiyor.
Tanıdık değil mi?… Koşturmaca…Bol koşturma, bol yorgunluk. Bazen bir an nefes almadım kendim için diye bir aydınlanma…

Sevdiysen konuş değil, not al yaz mantığında olduğum içinJ Belgeselden alıntı cümlelerim tabi ki var: ‘‘Boşluk doldurmak için eşya almak, kazandığından çok harcamak…Kazanmanın kontrolu bizde değil ama harcamanın ki bizde…Amerikada evlerde en çok kullanılan cümle seni seviyorum mu, bunu istiyorum mu…Eskiden reklamlar anneleri hedef alırdı şimdi anneler es geçiliyor direk çocuk…’’
 
Ve belgeselin kapanışını :‘‘Esyalar hayatın amacına ulaşmamıza yardımcı olmayacak. Minimalizm aslında bu deliliği durduralım demenin bir yolu.bu şeye ihtiyacın yok.işe yaramayacak.cevap bu değil.büyüyen bir akım var, ve önüne bir şey geçemez.ilham alıp toplu bir sosyal değişim ve etki… Bu hayatın size ait olduğunu, tek bir hayatınız olduğunu fark edince, ve bu ezoterik saçmalık bitince, bu artık hippi şiiri olmaktan çıkınca ve bu durumun pragmatizmi direk olarak kemiklerine sızdığında ve işte bu dediğinde her şey değişecek. Yolculuğunuzun neresindesiniz, hayatınızda neredesiniz, bu yolculukta nereye gidiyorsunuz bilmiyorum. Tek cümle söylemek gerekirse: insanları sevin, eşyaları koruyun ’’
 
Belgeselden çook etkilendim dersem yalan söylerim çünkü bu akımı biliyor ve zaten çok etkileniyordum. Biraz daha yoğun şekilde hayatıma almaya çalışıyorum ve çalışacağım o kadar. Benim için tek kriter var: Ayakkabı minimalizme dahil değil:))

 
Çok basit bir cümle ile felsefesi: Tüketimin mutlulukla bir ilgisi yok. Olsaydı, şu an kabul edin çoğumuz daha mutluyduk, hani derler ya büyükler para mutluluk getirmiyor, çoğunlukla doğru değil mi?

Bu azla yetinmek değil, bence o da önemli bir parçası ama asıl şey sürekli alışveriş yapabilecekken bunun ihtiyaç olmadığını farkedip, almamak. Doğru şeye gerekli şeye hem vakit hem nakit harcamak…
 
Ben de evde 2 yemek takımı varken heveslenip 3. sünü alanlardandım. Hatta itiraf edeyim ki her gün çıkan o güzel modellerle bu sayıyı 4-5 yapma isteğim var... Ama ne olacak onca kalabalık? Tabağımın güzelliğine değil de zaman ayırabildiğime bakacak insanlar olsa çok daha önemli hayatımda…ya da aslında zamanım olsa…Bol tüketim bol çalışmayı getiriyor, daha çok eşya için daha çok kazanmalıyım, daha çok çalışmalıyım. Çok eşya almalıyım, şimdi bunun da borcunu ödemeliyim. Şimdi yenisini almalıyım, bir de bunun için para biriktirmeliyim…Oysa özü ne biliyor musunuz, sırf modası geçti diye ayda bir oturduğum o masayı değiştirmek için bir yıl daha fazla çalışmam gerekecek. Kişisel tercih daha çok çalışıp daha çok eşyayı tercih edebilirsiniz, sonra daha çok temizlik malzemesiyle o eşyaları temizleyebilir, temizlikçiye ihtiyaç duyar, daha çok kıyafetle, daha çok dolaba, daha büyük eve, ev büyüdüğü için daha çok eşyaya ihtiyaç duyarsınız. Bunları almak için de daha çok çalışmak lazım tabi ki derken nefes bile almadığınız, bir kısır döngü… Çok çalışmaya varım ama artık paramı gezmeye harcamak istiyorum, sevdiğim bir tabloyu alıp seyredebilirim, sinemaya, tiyatroya gitmek, kurslara yazılmak, bir şeyler öğrenmek istiyorum. Binlerce kıyafet arasında bir kere giyebileceğim kıyafete para vermek istemiyorum…seyahat edebilmek istiyorum, tabi kendi özelimde kızıma fırsatlar sunabilmek istiyorum. Basit bir hayat hayal ediyorum…. Küçük bir ev, sade ama istediğim gibi eşyalar alınmış…

Çünkü diğer yandan da bizim nesilin üst nesilden etkilenmesi, baskısıyla, evimizde tüm sülalemi günlerce ağırlayacak kadar yün yorgan, nevresim, yemek takımı, koltuk, sandalye, gümüşlük vb var... Mesela ben bunları atamıyorum ve kara kara ne yapacağım bu kadar eşyayı diye düşünüyorum…

En güzel aydınlanmayı Moskova’ya gidince yaşadım. 1+1 ev, bugüne kadar hiiiç alışık olmadığım bir düzen…Eşyaları taşıyamadım ki, bir ayakkabım, bir botum var, zaten ayakkabı dolabım yok…Orada bir çok kişi için normal…Ben ise özledim kıyafetlerimi yalan yok! Eşyalı kiralık orda da evler genelde, 6 kase, 6 düz tabak var…1 tencerem bir tavam, 6 bardağım… Biraz çoğalttım tabi özümde Türklük var J misafircilik var…Biri yatıya gelse ne yaparım derdi kafamın bi köşesinde hep var… Ama ağırlıklı alıştım. Bir kere temizlik o kadar kolay ki, bir saatte evi süpür sil, toz alacak bir eşya yok, tam bir rahatlık işte… Vakit senin, daha değerli ne var ki? İşin bitti, dilediğin kadar gezebilirsin, dilediğin kişilere, dilediğin işe zaman ayırabilirsin…

Az eşyayı, alışveriş yapmamanızı, para harcamamanızı cimrilik olarak değerlendirecekler var, bence He deyip geçinJ Bir gün anlarlar ya da anlamasın, önemli olan benim mutluluğumJ Bu cimrilik değil, doğaya saygı cebine saygı…
 
Bu tasavvufta da varmış, pek bilmediğim bir alan: ‘’dünyadan göçerken 1 bohçaya sığardı tüm eşyası’’…   Hadi bir valiz olsun, bir dolap olsun,
bizim yaptığımız kalabalık ne için??!!
 
Minimalizmdeki bir diğer öneri yedikleriniz az ama kaliteli olsun, abur cubur gereksiz tüketim yapmayın diyor. Kim mantıksız bulabilir?

Sessizlik ve şükür minimalizmde değinilen ihtiyaçlardan. Çok ihtiyacım var.

Minimalizmi araştırırken bir sitede öneri olarak okudum: sırada dilinizi minimalize etmek var. Söylenmek, şikayet, kötü sözler yok. Mesela bir gün deneyin, şikayet orucu. Çok güzel değil mi?

Ben kendi çapımda neler yapıyor nelere dikkat ediyorum, neler önerebilirim, basitçe nerden nasıl başlayalım?

Gerek markette, gerek hayatta alışveriş listesi yapmayı deneyin. Markette alışveriş listesi zaten daha sık duyduğumuz daha uygulanabilir geliyor ama Gerçek alışverişte de oldukça kolay. Siyah kaban, krem bot, güneş gözlüğü ihtiyacım var yazıyorsunuz, sonra alışverişte eliniz siyah bota gidince ihtiyacınız olmadığını farkedip bırakabilirsinizJ Denedim oluyor, yapılabilir…Aslında daha önemlisi yapmaya değer… kendimiz için, gelecek için çok değerli bir bakış açısı, gerektiği kadar tüketebilmek.

Başarı ile uyguladığım, kendimle gerçekten gurur duyduğum konum, 2. El satışlar ve geri dönüşüm. Birincisi geri dönüşümü önemseyin, atık çıkarmamak azaltmak tabi ki önemli ama çıkıyorsa da çöp olmasın, geri dönüşüme atalım, kıyafetler dahil. Bu konuda kıyafet firmaları zaman zaman geri dönüşüe destek oluyorlar. Benim en sevdiğim kampanya hep H&M de… Bir dönem 10 TL olarak uyguladıkları kampanyaları şu sıralar tek üründe %15 indirim şeklinde. Bir orta boy poşet eski tekstili kasaya bırakıyorsunuz ve indirim çekini alıyorsunuz. Firmada bu eski kıyafetleri, tekstil ürünlerini değerlendiriyor. Herkes için, kazan&kazan prensibi, çevre için, dünya için…

Biraz kızıma da bu değerleri vermeye çalışıyorum, tabi çocuk zayıf noktamız, daha yol çok ama başarabilirim umarım. Gereğinden fazla oyuncağı olduğu için oyuncak almıyorum. Bebek oyuncağı diyerek oyuncaklarını ayırıp veriyor ya da satıyorum, genelde teslimatı gözü önünde yapıyor ve başka bir bebeğin işine yarayacağını gösteriyorum. Kazandığımız parayla da onun oyuncak alma şansı oluyor. Çocuk eşya ve kıyafetleri kesinlikle ikinci elde değerlendirilmeli ki bu en sevdiğim şeyJ Geri dönüşüm çöpçüm de genelde kendisi oluyor J

İkinci el kıyafet/ eşya satmak için bir çok uygulamayı kullanıyorum, ayrıca facebookta takip ettiğim, kullandığım gruplar da var. Letgo, Zebramo, Dolap aktif kullanıyorum. Gardolap ve Tutumluanneyi duydum ama pek aktif değilim. Çok şiddetle ikinci el alım-satımı tavsiye ederim.

O kadar çok tüketime yönlendiriliyoruz ki…Yazı arasında webde gezerken ‘süt dişi saklama kutusu’na rastladım, çook sevimliydi,bir beğendim, sonra yazdığım konuyu hatırlayıp vazgeçtim J

Telefonunuzdaki alışveriş sitelerinin uygulamalarını silmeyi deneyin, ihtiyaç olursa yüklersiniz, web sayfasındna bakarsınız, alışveriş boş zaman etkinliği değil. Canım sıkıldı alışveriş sitesi gezeyim aktivitesi vakit, nakit kaybı…Neyin kazancı olabilir, ben bilmiyorum. Silmeyi deneyin çok iyi hissettiriyor…

Bir kıyafet aldım, bir tane vermeliyim. Bir ayakkabı aldım, birini vermeliyim denemeye çalıştıklarımdan… Kıymak biraz zor oluyor, kabulJ Dolabımda hala yıllardır giymediğim kıyafetlerim var…

Son senelerde hatta son son sene hayat çok pahalandı gerçekten ama ben aslında genelde doğuştan minimalistmişim ya da realist J bilemiyorum. Bir şey çok beğensem de param ve imkanım varsa da bir kaç gün beklemeyi tercih ediyorum. 3 gün sonra hala istiyorsam ve beğeniyorsam da alırım geneldeJ

Yine vurguluyorum ayakkabı benim için minimalizmin dışında kalıyor. Biliyorum gelecek eleştirileri, savunmamı yapayımJ Beğenip bir kaç rengini alabilirim ayakkabının sonuçta kullanıyorum, dolapta boşuna durmuyor. Hem bayağı mutluluk da veriyor canımmm…

Bazı hususlarından bahsettim, sadece maddiyat değil minimalizm. Manevi arınma da var içinde. Bu kısımda iyi değilim henüz, Sosyal medya/rehber temizliği yapamadım... siz yapabiliyorsanız başlayın bence.

Daha basit, daha kolay, daha temiz, daha sade, daha mutlu bir gelecek hayalimle…

 

 

2 yorum: