Bumerang - Yazarkafe

10 Mayıs 2018 Perşembe

İşsiz, Evde bir yıl...

İşsizliğimin birinci yılını evde temizlik yaparak kutluyorum, şaka değil gerçek. Elimde ya soğan kokusu ya deterjan, sahi şu soğan kokusunun bir çözümü var mı? Soğansız yemek olmuyor ama yemek yaptıktan sonra bir prenses olup süslenip çıksam dışarı, bu koku içimdeki prensesi öldürüyor:) Neyse konumuz bu değildi.
10 yılı geçkin 2 bankada çalıştım. Birinde beş yıl şubecilik, sonra da 5 yılı aşkın 2 ayrı departman ile başka bir banka genel müdürlük tecrübesi...Güzel insanlar biriktirdim, özel kelimesinin yetersiz kalacağı dostlarım var, hala görüştüğüm müşterilerim var. Özlemim var. Şubecilik için şöyle bir cümleyle anlat o günleri deseler ilk aklıma gelen: ağlamadığım bir günüm yoktu. Gerçekten ya da içten ama çok ağladım, çok çok nefret ettim. Bugünkü aklım olsa asla çekmezdim. Sevmediğin bir işi yapmak korkunç. Hala görüştüğüm müşteriler varsa, bence başardım. Bu sebeple ben şuna inanıyorum: Başarılı olmanın, yapabilmenin sevmekle ilgisi yok, çalışmak ve sadece başarmayı istemek. Yine de o lanet yerlere nasıl dayandım bilmiyorum. Hele son şubem, 3 yıllık ilk İstanbul maceramda sanayinin en göbeğinde. Metrobüste okuduğum laneti anlatmayım...Ve ayrılırken ki kutlama havamı... Bu konu bitmeyecek ben bankacılık maceramı ayrı bir yazıya saklamaya karar verdim şu an, ne doluymuşum neler neler yazarım ama bugün konum bu değildi. Ben sadece 11 yıla yakın çalıştıktan sonra bugün neler hissettiğimi, neler yaptığımı yazacağım.
Ailece birarada olalım diye bırakmam gerekse de, gecelerce uykusuz kalıp, almak zorunda kaldım bu kararı. Ev, iş, çocuk ile tek başıma ve en önemlisi bitmeyen bakıcı maceralarıyla çok daralmıştım. Yine de o kadar çok parametre var ki işten ayrılırken düşüneceğin, ya da benim için öyleydi. Ama bir dakika konu bu değildi! Kısa tutamıyorum bu yazıyı :))
Çalışırken çok fazla cümlelere de döktüğüm bir isteğim vardı. Öğlen hiç koşturmadan AVMlerde oturup kahve içen insanlara özeniyorum derdim. Kahvemi kitabımı alayım da oturayım isterdim:) Oldu. Nerdeyse tam olarak istediğim oldu, ne istediğine dikkat et yani;) Önce evde çocukla çok zorlandım, sanırım Alya Eda' nın da alışma süreciydi, ilk geldiğim zamanlar çok zordu, çok kötüydü. Yine çok ağlamış olabilirim, ya da o kadar zorlandık ki Alya'yla beraber ağlamış olabiliriz. Evde çocuk bakmak çok zormuş çok çok zor, ki bana sabırlı derler ne sabır kalmış ne enerji...Bir de mevsim yaz ama yağmur bol. Zaman gerekiyor herşeye, burayı öğrendim, işleri halledecek seviyeye geldim, rahatça çıkıp geziyorum, Alya Eda okula başladı, ev işlerinden , dışarı işlerine bir çok şeyi oturttum. İçime sinmeyen şeyler yok mu? O kadar çok ki:) Ama zaman diyorum bir, bir de çok takmıyorum, çok şey istemiyorum, hangi planı tutturabildim ki?
Yaşadığım hayata hem olumlu hem olumsuz bakmak mümkün. Enerjimi yüksek tutup olumlu tarafta olmaya çalışıyorum ama bazen tabi yıkıldığım, isyan ettiğim de oluyor. İki ayrı insan gibi iki ayrı mod yazacağım, hep olumlu, hep olumsuz bakan. Ben de karışımıyım bunların:
İşsiz değil de ara vermiş gibi bakıyorum kendime. Dönsem çalışacağım mecbur, uzun süre kalsam da burada bir şeyler bakmaya başlarım biraz da düzenimi oturtunca. Geçenlerde öğretmenlik yapabileceğimi öğrendim mesela, o akşam ben gökyüzündeydim belki görmüşsünüzdür:) Kızımla vakit geçirebilmem için süper bir fırsat oldu, çok yorulmuş ve yıpranmıştık ikimizde. Beraber geziyoruz, sarılıyoruz, beraber öğreniyoruz. Yazarken hatırlayınca bile işsizliğe şükrettim. Dibine kadar çalışan bir anneydim çünkü, mesaisi bitmez, stresi bitmez, sorunlu yönetici hiç bitmez, bir de çocuğu bırakacak kimse olmayınca çok zordu. Dinlendik biz. Moskova'da olmam başka bir artı, gezilecek çok yer, yapılacak çok şey var. Öğrenilecek, araştırılacak şey çok. Ev işlerini düzene sokuyorum. Çalışırken son zamanlarda bir yatılı bakıcım vardı, ve rahatlığa öyle alışıyorki insan yeniden yemek, ev işi, alışmak zor oldu. Ama gerekirse geceden her işimi halledediyorum ki gündüz gezmeye, Alya Eda'ya vakit kalsın. Sadece gezip tozuyor görüntüm yalan, sadece onları yazdığımdan... Haftada bir yarım günü temizliğe ayırıyorum, iki haftada bir de temizlikçi geliyor, detay temizlik ve ütü için. Evdeysem öğleden önce iki-üç çeşit yemek yapıyorum ki sonra rahat edeyim. Biraz düzen ve plan gerekiyor yeni yeni oturtabiliyorum, hala alıştım denilmez. Anne olmadan önce çalışmak zor değilmiş bu arada, zor sayılmaz. Yani olumlu bakacak olursak çalışmadan hayat, evet çalışırken ki hayal ettiğimiz gibi güzel, keyifli. Arkadaş bulabilmek zor olmadı, hatta hep diyorum Türkiye'de olsam evde sıkılırdım çünkü arkadaşlarım işte olacaktı, burada ise hep benzer bir grup var, ağırlıklı eşinin işi sebebiyle burda, evde ve çocuklu:) Hayat güzel de, çalışan ve para getiren biri varsa ya da bir yerden para geliyorsa tabi....Moskova' nın tüm pahalılığına rağmen, bir gün bile gitme, harcama diyen bir eşim olmadı. Parkları, sokakları ondan çok gezmiş olabilirim, bu konudaki desteği için buradan da teşekkür ederim :)))
Ev hanımı rolüne geçmek ise çok zor çok. Türkiye'ye son tatile geldiğimde ne iş yapıyorsunuz sorusuna cevap veremedim...Yutkundum bir ve hatırlayınca hala devam bir yumru boğazımda...Alışamadım aslında işsizliğe, her para harcadığımda doğal olmasına rağmen, kötü hissediyorum kendimi, tam bir tüketici gibi... Kara delik gibi...Bir de para istemek var! Zor çok! Hesabımı bilmem lazım, isteğimle aylık düzenli paraya bağladık eşimle:( Ben çok zorlanıyorum bu konuda işte... Para da yetmiyor:) Anlamadım. Türk arkadaşlarım var, onlarla geziyorum, kendim geziyorum, pek de mutluyum ama parkta bir cümle anlamıyorsun. Konuşmamak için kimseye bulaşmıyorsun. En basit işini bile çözemiyorsun... Ama konumuz yurtdışının zorlukları değil, işsizlikti değil mi, sürekli dağıtıyorum... Ev hanımı olmanın psikolojisi beni çok yoruyor, bir de burda eşimin insani olmayan çalışma şartlarında ondan aldığım iki gram desteği de kaybettim, çoğu pazar günü bile çalışıyor. Ev işi, Alya'nın tüm sorumlulukları vs hep bende sayılır. Böyle yazınca sadece üzerine işimden olmuşum gibi geldi ama... Yalnızlık zaten bambaşka bir boyut. 
Mutlu çalışmadım ben hiç bir zaman, ne sevdiğim bir işim oldu, ne de sabahları heyecanla, hevesle gittiğim bir dönem. Ama özlüyorum biraz işi, daha çok ortamları, bir gayenin olmasını, ev dışında bir misyonun olmasını... Zor çalışma şartları var bankalarda bilmeyen yok artık bunu, üzüldüğümde çok kızsam da kendime ve çok kızsa da bu durumu bilen halen çalışan canım arkadaşlarım işsizlik de zor gençler, bir verimsiz dönem...Bir bekleyiş, bir arayış... Zaman ne zalimsin ne zaman bir yıl oldu... Bakalım gelecek neler  getirecek, heyecanla bekliyorum gelecek daha güzel yılları 🙏

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder